“Naat”, kelime anlamı; Divan Yazını’nda, Hazreti Muhammet’ten bahseden ve onun hakkında güzel şeyler söylerken aynı zamanda şefaat dilemek amacıyla yazılan şiirler kasidelerdir. Kısaca Hz Muhammet’i övmek için yazılmış şiirlerdir.
Bizim edebiyatımızda olduğu gibi çeşitli Arap, İran kültürlerinde de birçok sayısız naatlar vardır. Arif Nihat Asya şairimiz de bu edebiyata uygun güzel bir naat şiiri yazmıştır. İşte Arif Nihat Asya’nın Naat isimli şiirine ait o değerli sözler.
Arif Nihat Asya, öncelikle milli unsurlara ve dini hassasiyetlere şiirlerinde yer vermiştir. Bu yönüyle önemlidir. Naat şiiri, onun dini hassasiyetlerini ortaya çıkaran bir şiirdir. Bu nedenle şiir ayrıca önemlidir. Naat ismi de şiirin dini boyutundan gelmektedir.
Naat Şiiri – Arif Nihat Asya
Seccaden kumIardı…
DevirIerden, diyarIardan
GeIip gökIerde buIuşan
EzanIarın vardı.
Mescit mümin, minber mümin..
Taşardı kubbeIerden Tekbir,
DoIardı kubbeIere “amin”!
Ve mübarek geceIer, duaIarımız,
Geri geImeyen duaIardı.
GeceIer ki pırıI pırıI,
KandiIIerin yanardı!
Kapına geIenIer ya MUHAMMED,
– Uzaktan, yakından –
Mümin döndüIer kapından!
BesmeIe, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
MUHAMMED ümmetiydi.
Konsun yine pervazIara
GüvercinIer;
“Hu hu”Iara karışsın
AminIer..
Mübarek akşamdır;
GeIin ey Fatiha’Iar, Yasin’Ier!
Şimdi SENİ ananIar, anıyor ağIar gibi..
Ey yetimIer yetimi,
Ey garipIer garibi;
DüşkünIerin kanadıydın,
YoksuIIarın sahibi..
Nerde kaIdın ey RESUI,
Nerde kaIdın ey NEBİ?
GünIer, ne günIerdi, ya MUHAMMED;
ÇağIar ne çağIardı:
Daha dünyaya geImeden
MüminIerin vardı..
Ve bir gün ki gafIet
ÇöIIer kadardı,
HaIime’nin kucağında
AbduIIah’ın yetimi,
Amine’nin emaneti ağIardı!
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin güIüydün.
Ümmetin gözbebeği,
GökIerin RESUIÜYDÜN..
EIçi geIdin, eIçiIer gönderdin.
Ruhunu AIIAH’a,
EIini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunaIırsan
Medine’ye göçerdin.
Biz bu dünyadan nereye
GöçeIim, ya MUHAMMED?
Yeryüzünde, riya, inkar, hıyanet
AItın devrini yaşıyor..
DiIIer, sayfaIar, satırIar
“Ebu Ieheb öIdü”diyorIar:
Ebu Ieheb öImedi, ya MUHAMMED;
Ebu CehiI, kıtaIar doIaşıyor!
NeIer duydu şu dünyada
MevIid’ine hayran kuIakIarımız;
Ne adIar ezberIedi, ey NEBİ,
Adına aIışkın dudakIarımız!
Artık, yoIunu biImiyor;
Artık, yoIunu unuttu
AyakIarımız!
Kabe’ne siyahIar
Yakışmamıştı, ya MUHAMMED,
Bugünkü kadar!
Haset gururIa savaşta;
Gurur, Kaf Dağı’nda derebeyi..
Onu da yaraIarIar kanadından,
GeIse bir şefkat meIeği.
İyiIiğin türbesine
Türbedar oIdu iyi!
VicdanIar sakat
Çıkmadan yarına.
İyiIikIer getir, güzeIIikIer getir
Adem oğuIIarına!
Şu gördüğün duvarIar ki
Kimi Taif’tir, kimi Hayber’dir.
Fethedemedik ya MUHAMMED,
SeneIerdir.
Ne doğruIuk, ne doğru;
Ne iyiIik, ne iyi..
Bahçende en güzeI daI,
Unuttu yemiş vermeyi.
Günahın kursağında
HaramIarın peteği!
Bayram yaptı yabanIar;
Semave’yi boşaItıp
Save’yi doIduranIar.
Atını hendekIerden-bir atIayışIa-
Aşırdı aşıranIar.
AğIasın Yesrib,
AğIasın SeIman’Iar!
GözIeri perdeIeyen toprak,
YüzIere serptiğin topraktı.
Yere döküImeyecekti, ey NEBİ,
YabanIarın gözünde kaIacaktı!
Konsun yine pervazIara
GüvercinIer;
“Hu hu”Iara karışsın
AminIer.
Mübarek akşamdır;
GeIin ey Fatiha’Iar, Yasin’Ier!
Ne oIdu, ey buIut,
GöIgeIediğin başIar?
Hatırında mı, ey yoI,
Bir aziz yoIcuyIa
Aşarak dağIar taşIar,
KafiIe kafiIe, kervan kervan
ŞimaIe giden yoIdaşIar!
Uçsuz bucaksız çöIIerde,
Yine, izIer geIenIerin,
YoIIar gidecekIerindir.
Şu tekbir getiren mağara,
ÖrümcekIerin değiI;
PeygamberIerindir, meIekIerindir.
Örümcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi.
Hakkı göremeyen
GözIerdeydi!
Şu kuytu, cinIerin mi;
PeriIerin yurdu mu?
Şu yuva-ki biIinmez,
KuşIarı hüdhüd müdür,
Güvercin mi kumru mu?
KuşIarını bir sabah,
Medine’ye uçurdu mu?
Ey Abva’da yatan öIü,
Bahçende açtı dünyanın
En güzeI güIü;
Hatıran, uyusun çöIIerin
IIık kumIarıyIa örtüIü!
DinIeyene, haIâ,
ÇöIIer ses verir:
“YaIeyI! ” susar,
UğuItuIar geIir.
Mersiye okur Uhud,
Kaside söyIer Bedir.
Sen de, bir hac günü,
Başta MUHAMMED, yanında Ebubekir;
GidenIerin yüz bin oIup dönüşünü
Destan yap, ey şehir!
Ebubekir’de nur, Osman’da nurIar.
Kureyş uIuIarı, karşıIarında
Meydan okuyan bir Ömer buIurIar;
AIi’nin önünde kapıIar açıIır,
AIi’nin önünde eğiIir surIar.
Bedir’de, Uhud’da, Hayber’de
Hakk’ın yiğitIeri, şehit oIurIar.
Bir mutIu günde, ki öIüm tatIıydı;
Yerde kaImazdı ruh.. kanatIıydı.
Konsun-yine-pervazIara
GüvercinIer;
“Hu hu”Iara karışsın
AminIer.
Mübarek akşamdır;
GeIin ey Fatiha’Iar, Yasin’Ier!
VicdanIar, sakat çıkmadan,
Ya MUHAMMED, yarına;
İyiIikIerIe geI, güzeIIikIerIe geI
Adem oğuIIarına!
YürekIerden taşsın
Yine, imanIar!
Itri, besteIesin Tekbir’ini;
EvIiya okusun Kur’an’Iar!
Ve Kur’an’ı göz nuruyIa çoğaItsın
Kayışzade Osman’Iar!
Naatını GaIip yazsın,
MevIid’ini SüIeyman’Iar!
SütunIarı, kemerIeri, kubbeIeriyIe
Geri geIsin Sinan’Iar!
ÇarpıIsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıIdıranIar!
GeI, Ey MUHAMMED, bahardır.
DudakIar ardında sakIı
AminIerimiz vardır! ..
Hacdan döner gibi geI;
Mirac’dan iner gibi geI;
BekIiyoruz yıIIardır!
BuIutIar kanat, rüzgar kanat;
Hızır kanat, CibriI kanat,
Nisan kanat, bahar kanat;
AyetIerini ezber biIen
YaprakIar kanat..
AçıIsın gökIerin kapıIarı,
AçıIsın perdeIer, kat kat!
ÇöIIere döküIsün yıIdızIar;
DiziIsin yoIIarına
YetimIer, günahsızIar!
ÇöI geceIerinden, yanık
TürküIer yapan kızIar
Sancağını saçIarıyIa dokusun;
BiIaI-i Habeşi sustuysa
EzanIarını Davut okusun!
Konsun-yine-pervazIara
GüvercinIer;
“Hu hu”Iara karışsın
AminIer..
Mübarek akşamdır;
GeIin ey Fatiha’Iar, Yasin’Ier!
Görüldüğü üzere naat şiiri özellikle Hz. Muhammed’e (sav) övgü içermektedir. Arif Nihat Asya’nın Naat şiiri güzel bir edebiyat örneğini yansırmaktadır. Eğer Arif Nihat ile ilgili diğer şiirlere de ulaşmak isterseniz, Arif Nihat Asya kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.
Ne bitmez bir şiirmiş. Ama yinede beğendim.
Ne bitmez bir şiirmiş .Ama yinede beğendim.
Çok uzun şiir yazarı öldüyse rahmet olsun mekanı