Bir Ayrılış Hikayesi şiiri makalemizde, Nazım Hikmet’in Bir Ayrılış Hikayesi şiirini siz değerli okurlarımıza sunuyoruz. Bir Ayrılış Hikayesi şiirinde de yine aşk-ayrılık-vuslat üçlemesinin çerçevesinde dizelerini kaleme almıştır.
Bir Ayrılış Hikayesi – Nazım Hikmet
Erkek kadına dedi ki:
– Seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya…
Erkek kadına dedi ki:
– Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz…
Kadın erkeğe dedi ki:
– Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana…
Ve artık
biliyorum:
Toprağın
Yüzü güneşli bir ana gibi
En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini…
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak…
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak…
Kadın sustu.
Sarıldılar…
Bir kitap düştü yere…
Kapandı bir pencere…
Ayrıldılar…
Bu bölümümüzde, Nazım Hikmet’in Bir Ayrılış Hikayesi adlı şiirini sizlerle paylaşmış olduk. Nazım’la ilgili daha fazla şiire ulaşmak isterseniz, Nazım Hikmet şiirleri kategorimizi ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Nazım gibi Ahmet Telli, Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı tarzında önemli şairlere de sayfamız kategorilerinden ulaşabilirsiniz.