Hüzünlü şiirler makalemizde, şairlerin şiirleri arasında, hüzünlü bulduğumuz şiirleri sizlerle paylaşıyoruz. Hüzünlü Şiirler, insanları duygusal anlamda oldukça zorlayan önemli şiirlerdir. Hüzünlü Şiirler, bazen ağlatır okuyanı.
Hüzünlü Şiirler
“Arkadaş dünya için boş yere üzülme
Şu hurda dünya için gereksiz yere üzülme
Var olan zaten geçti yok da ortada yok
Şen ol da var için yok için üzülme”
“Bekler o kız akşamları yaslı
bir yalnızlık içinde; mutluluk özler.
Yuva kurmuş gözlerinde kaygı:
dönmeyen sevgiliyi gözler.
Karanlık rüzgârdı, gecenin birinde
büyü yaptı, kız şimdi bir fener.
Mutludurlar fener alevlerinde
seviyorum seni! diye fısıldayan kişiler.”
Efsane – Behçet Necatigil
“Kağıttanmış kederi kelimelerin
boşluğun acısı cümleden ince
ağacın kederi yapraklarından
aşklar yerle bir oluyor gazelden önce
Yağmurun kederi mırıldandığı şeyler
ahşap hanesine bir yetim düşünce
öleceği zaman hayvanlar gibi
saklanmak istiyor ya insan
saklanacak bir yeri olmalı
aşka, çocukluğa, anneye, şiire
ve eksik ölür insan”
Keder Gibi Ödünç – Haydar Ergülen
Ne zaman bir çocuk ölse
gözü evlerinde
annesinin kavurduğu
helvada
kalır
Yoksul bir çocuk görsem
yağmur altında üşüyen
köprü olmak geçer
hiç değilse
içimden
Her akşamüstü oyuncakçı
camekanından
çocuk ellerinin
izlerini
siler
Çocuk ve Hüzün – Sunay Akın
“Bir hüzün kaç kişinin hüznü olurdu
Çıkarsak toplamak yerine
Her hüzün başka türlü olurdu
Ne yaparsan yap saati kurma
Öyle dağıldık ki hepimiz
Her günün geçmesi bir gerçek oluyor
Seninle her uzaklık gibi böyle..”
Uzak Yakınlık – Edip Cansever
“hoşça kal ayak izim
serseri sokaklarda
hoşça kal
kendine bir başka
gökyüzü büyüten
kardeşim
gece feneri
hoşçakal kal çaldığım
ıslık
söylediğim türkü
doludizgin karlarda.
hoşça kal
annemin
yüzü
hep beyaz yaşmaklı
sırı dökülmüş bir yalnız
aynada.”
Bu Aşk, Bu Şehir, Bu Keder – Behçet Aysan
“Sevgimi unutmak için seyrederim bir tabloyu, bir mermeri,
Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden döner geriye:
Okurum düşüne düşüne okuduğun şiirleri,
Senin düşüncen geçerken üzerlerinde bir sıcaklık kalmıştır
diye”
Hasret – Fazıl Hüsnü Dağlarca
“Dünyanın en uzun hüznü yağıyor
Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne
Kar yağıyor ve sen gidiyorsun
Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun
Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimiz
O insan ve tabiat çağını
Dön bana ve dinle
Kuşlar uçuşuyor içimde
Loş bir keman solosu gibi
Kuşların uçuştuğunu içimde
Dön bana ve dinle.”
Kar Altında Hüzün Denemesi – Erdem Beyazıt
“Her sayfası kederle kararan
bir hüzün defterine döner günler
ve her sabah “merhaba hüzün”
“merhaba yalnızlık”
diyerek başlarsın hayata
Ama hayat bağışlamayacaktır seni
Unutma
Üstelik günlüğü yoktur hüznün
hiçbir zaman da tutulmayacaktır
Serüvenlerin yorgun yeniği
elleri titreyen yaşlı bir kadındır hüzün
ya da hasta bir tanıdıktır ancak
hepsi o kadar
Unutma”
Yalnızsan Eğer – Ahmet Telli
“Söyleşir
evvelce biz bu tenhalarda
ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
zamanlar değişti
ayrılık girdi araya
hicrana düştük bugün
hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün”
Elde Var Hüzün – Attila İlhan
“Ne kadar hüzün geçmişse dünyadan
Ne kadar acı geçmişsse yaşayacağız
Hepsini yeniden, bir bir dünyada
Dünyadan ve dünyayla sana sığınırım
Acılardan ve hüzünlerden değil
Kaçmalardan ve korkulardan değil
Çünkü bir güçtür sıcaklığın kollarıma
Çünkü kanları, kanları, kanları hatırlarım
Çünkü ölülerimiz toplanacaktır
Ve yüceltilecektir bir mavide.”
Biraz Daha – Turgut Uyar
“Vaktiyle gölgesinde dinlendiğimiz çınar,
Eski mahalle, vakıf çeşme, bakımsız cami,
Sakın zannetmeyin sizi garipsediğimi,
Bir güvercin hüznünde susan geçmiş zamanlar!
Affedin beni daldığım oluyorsa eğer,
Neyleyim gönlümce değil bu olup bitenler.”
Ajans Dinlerken – Cahit Sıtkı Tarancı
“Bazan oturduğum yerde
Kendikendime dalıp giderim,
Bulanık geçmişimle.
Genişleyen halkalar çizerim,
Bir düşün uyanık imgesine.
Gölünüze taş düşerim.
Sizse hep konuşursunuz
Sığınıp kof sözlere,
Kaçarak kendinizden
Uğuldayan hüznünüzle.
Telâşla geceyi bulursunuz.
Gözünüze yaş düşerim.”
Düşerim – Metin Altıok
“Şimdi o gözlerde,
Vakitsiz yağan yağmurlar var,
Hasat mevsimi bitmiş bahçelere
Sağnak sağnak yağacaklar,
Belki gönlünde gökkuşağı açacak
Ama, altından çocuklar geçmeyecekler.
Su yerine zehir akacak ırmaklarından,
Hiç kimse içmeyecek…
Ya Ben,
Şimdilerde bir bağ bozumu hüznü var içimde,
Üzümlerim gazap üzümü
Şaraplarımsa gözyaşları…
Sen güz güneşinde, sanki kanadı kırık bir kuş,
Konmuştu bahçeme,
Ona şefkatle eğilirken
Pır diye uçtu birden
Kırık sandığım kanatlarındaki sahtelik,
ve inancımla birlikte.”
Kara Gözlerin – Ahmet Muhip Dranas
“Uzun bir sözcükse ömrüm
Oğlum, son iki hecesin sen
Günüm geceye ilikli
Yanımda yok bir kimsem
O küçücük odada soluğun
Mavi resimler çizer havaya
Avludaki kiraz içini çeker
Elma, armut, akasya
Artık evin erkeğisin sen
Erkencisin bu konuda
Seninle büyüyecek bil ki
Uzaktaki şu baba
Geçip gidiyor günler
Boğuk bir sis altında
Elimin ucunda defter
Köpürüp duruyor boyuna
Ne yazdımsa oğlum
Bugüne kadar böyle
Sanki bir yaz günü
Savruldu akşam esintisinde”
İlk Vasiyet – Ahmet Erhan
“Ağlama,
Ağlamak
Biraz öteye kaçmaktır
Ağlamak,
Hüzünle anlaşmak,
Ve kucaklaşmaktır.
Ağlamak
Sığınmaktır ne olsa,
Avuç açmaktır
Uzak da olsa, yakın da olsa
Biraz onu öteye itmektir
Kişinin en kolay mutsuzluğu
Ağlamaktır, geçiştirir umutsuzluğu.”
Ağlamak – Özdemir Asaf
“Nasıl soğuk ayrılığın güneşi
Gölgeli bir çınar olan gövdemin
Dalları içten kırınca acı
Buzdan bir alçıyla tutuyor beni
Ayrılık sabahı ne kadar beyaz
Ölümün hüzünlü arkadaşı kar
Bana ütülü bir çarşaf hazırlar
Bir karanfil tam yüreğin üstünde”
Ayrılık – Onat Kutlar
“Zaman ki sonsuzdur
Bitmemiş şiirler gibidir.
Bazı hüzünleri
Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.
Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
İsteğin bulanık kıyısında.”
Otağ – İlhan Berk
“Kirazın derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım
Bundan ötesine aklım ermez.”
Türküler Dolusu – Bedri Rahmi Eyüboğlu
“Şimdi bu erken sabah saatinde
Acıtıyor kalbimi özlemle
O sabah vaktin görüntüleri
Babamın güzel, ağır başlı yüzü
Annemin azıcık hüzünlü
Ve hep azıcık telaşlı gölgesi”
O Erken Sabahlar – Ataol Behramoğlu
Bu bölümümüzde siz kıymetli okurlarımıza, seçmiş olduğumuz en hüzünlü şiirleri sunmuş olduk. Sayfamızdaki diğer şiirlere, kategoriler üzerinden ulaşabilirsiniz.